SERKAN KARYAĞDI

SERKAN KARYAĞDI

YAŞ MI DA, KURU MU?

A+A-

Son birkaç ay boyunca uzun zamandır olmadığım kadar yüksek motivasyonla çalışıyorum. Fransız asıllı ancak Kanada’da yaşayan bir arkadaşımla sohbet ederken, Avrupa’ya sebze meyve İhracatı yapmamızın zorunlu olduğunu, bu konuda bana birkaç irtibat numarası ya da isim vermesini rica ettim. Aldığım firma bilgileri arasında Almanya merkezli olan bir tanesini araştırdım son derece ciddi olduğunu düşündüğüm için telefonla değil, mail yoluyla yazışmayı makul buldum. Ülkenin ve bölgenin durumunu aktaracakken, yazının içinde bir yerlerde “yaş sebze meyve” kalıbını ifade etmem lazım; “YAŞ” yazdım İngilizce olarak, baktım çok nahoş duruyor kelime(!) düzeltmem çok uzun sürmedi, “TAZE” olarak düzelttim ve yazının sonuna kadar “TAZE SEBZE MEYVE” olarak devam ettim nihayet yazıyı bitirip gönderdim.

 Ben değişimin zorunluluğunu benimsemiş, değişmekten ve değiştirmekten korkmayan bir yapıda yetiştim. Şimdi size soruyorum, “Beyaz Eşya” konjonktür değişimine ayak uydurdu bir anda ne oldu? Söyleyeyim “Dayanıklı Tüketim Malları” ben 2010 yılına kadar bu tanımı hiç duymadım, yabancı kaynaktan bir ekonomi yazısında gördüm. Bir süre sonra ülkemizde de terimin kullanımı arttı ve mutlaka hatırlarsınız, DTM’lerde geçtiğimiz yıla gelene kadar KDV 0’a çekilmişti ve sektör resesyondan kurtarılmıştı. Özetle “Beyaz Eşya”dan DTM’ye geçiş hem psikolojik olarak hem de sektörel olarak sınıf atladı. Aynı iş, aynı sektör, kelimeler farklı.

Ne işle meşgulsünüz? Sorusuna “Yaş Sebze Meyve” mi daha hoş bir cevap yoksa “Taze Sebze Meyve” mi? Anlam olarak “Yaş” tazeyi kapsamıyor ancak “Taze” kapsadığı gibi gerek sektör ve gerekse sektör dışı insanlara daha olumlu çağrışımlar yapıyor. Kelimelerin gücüne inanmamız gerekiyor. Bana mı kaldı? Evet bana kaldı dostlarım. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesi bana göre değil ve dahi bana zarar veriyor.

Çok uyarı almama rağmen ısrarla bu iki paragrafı yazmak istiyorum, aksi halde yazı manasına ulaşamayacak. Sosyal medyada ve halk arasında yaptığım konuşmaları “Siyaset” olarak görenlere tek sözüm var; hayatım boyunca hiçbir siyasi partiye üye olmadım, mevcut durumda da benim görüşlerimi ifade eden bir parti yok. Oy verirken yaptığım seçimler de hali hazırda ülkenin geleceği için neyin nispeten olumlu olacağına inanıyorsam, vatandaşlık hakkım ve görevim gereği mühür vuruyorum. Kullandığım her oy için; şahsi ve ülke açısından davamı savunacak kadar haklı, oy verdiğim kanadın hataları kadar da pişman hissetmişimdir. Hiçbir oyda vicdanım dört dörtlük rahat değildir. Yaptığım ve yazdığım her şey kişisel yorumum, kişisel tercihimdir. Ne siyasi ne de şahsi menfaatim yoktur.

Bu bağlamda İstiklal Marşı’nın bestesini değiştirmekten daha ziyade ve çok daha zaruri değişikliklere ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Ufak bir araştırma sonucu, suni inşaat sektörü sarsıldığında otomotive bel bağlayanlara dip notlayayım; Ekonomimizi, ithalata bağlı ve bağımlı otomotiv ihracatı değil, hala zorda olsa ayakta olup cari fazla veren 2 sektör Tekstil ve Tarım sektörleri ayakta tutacaktır. Dayanıklı Tüketim Malları ve Turizm sektörleri kadar, tekstil ve tarım sektörleri için de çözümler düşünülmelidir. “TAZE”lenme şart yoksa işimiz “YAŞ”. Hayırlı Cumalar.

                

Bu yazı toplam 86627 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.