SAADET ÇELİK

SAADET ÇELİK

ANLAMAKTAN ÖLDÜ!

A+A-

Dervişe sormuşlar:
“-En zor olan nedir? 
“Söz”dür demiş;
Anlaması da zor, anlatması da…”
 Anlatmak zor iş anlaşılmak ise lüks. Günümüz insanın,  ne anlatmaya tahammülü var ne de anlamaya.  Dilden dile dolaşarak anlatılan hayat hikâyelerinin yerini fotoğraflanan hayatlar aldı. Yine de anlatmak yaşamak demekse hayatımız hep bir şeyleri anlatma ve anlama gayreti içerisinde akıp gidecektirHer bireyin hayatı algılama biçimi farklı olduğuna göre tek tip bir anlatımdan söz etmek imkânsızdır.  Bu bağlamda kişinin nelerden beslendiği, bünyesine neler kattığı hiç şüphesiz önem arz ediyor. Zira küpün içinde ne varsa dışarıya sızan da o oluyor.
İnsan doğası gereği anlamaktan ziyade anlaşılmak istiyor olabilir. Çünkü kolay olan bu! Oysa dünyaya anlaşılmak için gelmiş olamayız belli ki anlamak için geldik.
Sezen Aksu bir söyleşisinde mezar taşıma “Anlamaktan öldü” yazsınlar diyor, iddialı gelebilir lakin insanların duygularına aynalık yapan bir sanatçının haklı isteği…
 Unutma yıllardır seni sana anlatıyor.
“Yağmuru kim döküyor,
Ünzile kaç koyun ediyor,
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor.”  ve ekliyor Minik Serçe’miz  “ Masum değiliz hiçbirimiz!”
Elbette ki duyguların eşlik ettiği bir anlatım dili. Bu sebeple tesir gücü de  farklı oluyor,belki  de anlattıklarından çok hissettirdiklerini seviyoruz.
Anlatmak zaman zaman yersiz bir mücadele eğer karşınızdaki kişi sizi anlamaya niyetli değilse! İki taraflı emek isteyen bir eylem!  Aşk gibi… Sevda gibi…
Bir başka açıdan bakacak olursak “İnsan her şeyi anlatamaz zaten kelimelerde anlatmaya yetmez” diyor, Cengiz Aytmatov.  Bir duruşun, bir bakışın, bir dokunuşun desteğine ihtiyaç duyar insan! Beden dili diye bir gerçek var. Eskilerin deyimi ile hal dili, anlayabilene çok şey ifade eder. Beden ve dilin uyumu önemlidir. Temel de iyi niyet ve samimiyet varsa beden de buna eşlik edecektir.
 “Samimi olmak en güzel keramettir. Bırakın uçmak, kuşlara mahsus olsun.” Ah Muhsin Ünlü
Tüm anlatma çabalarınıza rağmen, anlamamakta direnen insan egosu veya acziyeti ile karşı karşıya kalmak hüzünlüdür ama çözümsüz değildir. “ İnsanlara saygınız sonsuz fakat sabrınız sınırlı olsun” der, Dostoveyski.  Evet, saygı şart sabır ise gereği kadar. Sabredip anlaşılmayı beklemekse anlamsız.  En güzeli anlatmaktan zevk aldığınız ve sizi anlamak için elinden geleni yapanlarla yola devam etmek. Eğer anlamaktan ölmediyseniz  (!)

Bu yazı toplam 6313 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar