Bir fabrikanın yönetim kurulu bir gün fabrikaya bir müdür atarlar. Fakat bu müdür diğerlerine hiç benzememektedr. Elinde bir zincir akşama kadar bu zinciri sallayarak fabrikanın içerisinde gezmektedir. Müdürn bu şekilde gezmesine rağmen, fabirkada işler gayet yerinde ve düzgün gitmektedir. Üretim iki misline çıkmış, sevkiyatlarda hiçbir sorun yok, işçiler gayet iyi çalışmaktadırlar. 
Birgün birileri bu zincirli müdürü Yönetim kuruluna şikâyet etmişler. “Bu Müdür hiçbir iş yapmamakta, akşama kadar elinde bir zincir sallayıp gezmekte demişler”. Yönetim kurulu fabrikada işler iyi gitmesine rağmen, zincirli müdürün işine son verip, yerine bir başka müdür atamışlar. 
Yeni atanan müdür o kadar çok çalışıyormuş ki, her işe yetişmeye gayret ediyormuş. Makine bozulunca altına girip tamir ediyormuş, üretimde aksaklık olunca anında müdahale ediyormuş. Sevkiyatta, mal indirip yüklemede gidip işçilerle birlikte çalışıyormuş. 
Yönetim kurulu “Tam aradığımız Müdür ü bulduk, adam çok çalışıyor, her işe yetişiyor” demiş.
Fakat gel zaman git zaman fabrikada işler aksamaya, üretim yavaşlamaya, sevkiyatta sorunlar oluşmaya başlamış. Müdürün bu kadar çok çalışmasına rağmen işlerin kötüye gitmesine bir türlü akılları ermeyen yönetim kurulu üyeleri, yeni aldıkları müdürü işten çıkartmak zorunda kalmışlar. Akıllarına bizim eski zincirli müdürleri gelmiş. Demişler ki; “Onun zamanında fabrikada işler çok iyi idi, yine onu Müdür olarak Fabrikanın başına getirelim”. Öyle de yapmışlar, eski zincirli müdürü fabrikanın başına geçirmişler. Bizim zincirli müdür yine akşama kadar elinde zinciri sallayıp fabikada geziyormuş. Çok kısa bir zamanda fabrika işler yine eskisi gibi gayet güzel bir şekilde gitmeye başlamış. Üretim iki üç katına çıkmış. Ödemelerde hiç sıkıntı yok, sevkiyatlar gayet iyi işler hale gelmiş. Yönetim kurulu üyeleri bu işin sırrını öğrenmek için bir gün müdürü çağırıp sormuşlar.
“Arkadaş sen akşama kadar elinde bir zincir sallayıp geziyorsun, fakat işler gayet iyi gidiyor. Biz senden sonra bir müdür aldık, her işe koşturup akşama kadar çalışıyordu, fakat onun zamanında işler bozuldu. Nedir bu işin sırrı” demişler. 
Bizim Zincirli Müdür; “Ben akşama kadar elimde ki zinciri sallayıp gezerken her yeri görüyordum. Bütün işçilerin çalışmalarını takip ediyordum. Depomuzda ne kadar hammadde var, ne kadar mamul madde var, gezerken bunların hepsinin tespitini yapıyordum. Sizin aldığınız müdür, makine bozulunca altına girip tamir etmeye çalışırken, arkasında olanları göremedi, üretimdeki aksaklığı gidereyim derken, sevkiyattaki arızaları bilemedi. O çok çalıştı ama fabrikada olup bitenleri görüp anlayamadı. İşte onunla benim aramdaki fark budur. Ben gezdim dolaştım, herşeyi gördüm, o çalıştı, hiçbir şeyi göremedi” demiş. 
İşte size bir hikâye daha. Ders alanlar alır, almayanlar kendisi bilir. 
Her işi yapmaya kalkanlar, her başkalarının yapması gereken işlere de el atan idareciler, etraflarını göremezler. Etraflarını göremeyen idareciler de yaptıkları işlerde başarılı olamazlar. 
Kalın sağlıcakla.