Aşağıda okuyacağınız yazının konusu ile ilgili daha öncede makaleler yazmıştım. Konu Tarım olunca, bundan sonra da yazmaya devam edeceğim. 
Gazetemiz sayfalarında Gölpazarlı çiftçilerimiz ile ilgili bir haber var. Yıllar önce alınmış olan bir karar ile ki bu kararla ilgili de yanlış yapıldığı konusunda köşe yazısı yazmıştım, Gölpazarı ilçemize Organize Gıda Sanayi Bölgesi (OGSB) kurulmasına karar verilmişti. Bildiğim kadarıyla birkaç yer üzerinde durulmuş ve sonunda Gölpazarı Beşevler Köyü arazisine OGSB için karar kılınmış. Beşevler köyü arazisi Ova niteliğinde olup, Arpa, Buğday, Ayçiçeği ve daha birçok ürün yetiştirilen bir yer. 700 Dönümlük arazi üzerine kurulacak olan OGSB, Beşevler köyünde tarımı bitirecek bir hamle. Bir yanda Gıda Sanayii ile ilgili fabrikalar yapacaksınız, diğer yandan o fabrikalara ham madde üretecek olan toprakları yok edeceksiniz. Bir yandan ilçeye Sanayi gelsin, insanlar istihdam edilsin diyeceksiniz, diğer yandan tarımda çalışan çiftçileri işsiz bırakacaksınız. Bu sıkıntı sadece Gölpazarı ilçemizde yok ki. Geçtiğimiz aylarda Osmaneli’de yatırım yapmak isteyen bir Kağıt Fabrikası, Osmaneli Organize Sanayi Bölgesinde yer varken, Osmaneli Belediyesinin üretmiş olduğu sanayi parsellerinde yer mevcutken, bir kısmı hazine arazisi olan, diğer yanıyla Osmaneli Selimiye Köyü’nün verimli topraklarını yok edecek tarım arazilerine fabrikayı kurmaya kalktılar. Selimiye köyü sakinleri bu duruma isyan ettiler. Yine aynı sıkıntı, her türlü meyve sebzenin yetiştiği Osmaneli ilçemizin Gaziler Köyü arazilerinde de mevcut. Gaziler köyü sakinleri şu anda diken üstünde. 
Elbette ki illere, ilçeler sanayi gelsin, fabrikalar kurulsun, insanlar iş güç sahibi olsunlar. Fakat bu sanayi kuruluşları gelirken veya getirilirken, yer tespitleri konusunda yetkililerin çok titiz davranmaları gerekmektedir. Son yıllarda ülkemizin Tarım politikaları yanlış üstüne bina edilmektedir. Çiftçilerimize daha çok üretmeleri, daha fazla ürün üzerinde çalışmaları yönünde teşvik edici girişilerde bulunulacağı yerde, adeta çiftçilerimizin tarlalarını ekmemeleri yönünde bir tavır sergileniyor. Aynı durum hayvancılıkta da mevcut. Sanki 780 bin Kilometre Kare olan Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde, tarım arazilerinden başka fabrika kurulacak, sanayi tesisi yapılacak hiç yer yok. Ya bu iş bilinçsiz, ehliyetsiz kişilerin elinde, ya da bu ülkenin tarımına düşman olan birileri var. “Paramız var, Arpa’yı da, Buğday’ı da, Eti’de, hatta Samanı’da ithal ederiz, bizim çiftçimiz ne yaparsa yapsın bizi ilgilendirmez” zihniyetinden bir an önce kurtulunması gerekmektedir. Son yıllara baktığımızda, TC Hükümetlerinde işinin ehli, tarımdan gelen bir tarım bakanı ne yazık ki atanmadı. Ya tıp doktoru, ya işletme mezunu olanlar Tarım bakanı yapıldı bu ülkede. Durum böyle olunca da gelinen nokta ortada. Çiftçi perişan, besici perişan, 150 milyon nüfusa bakacak verimli topraklara sahip olan ülkemde, ne yazık ki tarım perişan. 
Gölpazarı OGSB’nde Un fabrikası kurulacak, Yağ Fabrikası kurulacak değil mi? Kardeşim, bu fabrikalara hammadde üretecek olan toprakları yok ediyorsun, bu fabrikalar hammaddeyi nereden sağlayacak. Konya’dan buğday, Trakya’dan ayçiçeği getirmektense, hazır araziler dibinizdeyken, Gölpazarı’nda fabrika kurulacak hiç mi başka kıraç arazi yok?
Unutulmasın ki; İnsanoğlu ne plastikle, ne alüminyumla, ne mermerle, ne de demir çelikle karnını doyuramaz, beslenmesini yerine getiremez. İnsanoğlunun beslenmesini sağlayacak tek nokta, verimli topraklarımızdır, çalışkan çiftçilerimizdir. Gelin bu verimli toprakları yok etmeyin, çiftçilerimizi de daha çok perişan etmeyin. Türk tarımını da ehliyet sahibi, konusunun uzmanı olanlara devredin. Yoksa Tarım politikası yönünde karar alıcıların, tarım düşmanı olduklarına inanmaya başlayacağım.