MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

HER İŞİN BAŞI SİYASET

A+A-

 

Çok Eskisini bilemem fakat okuduğum, araştırdığım ve yaşadığım kadarıyla şunu biliyorum ki, Türkiye’mizde her şeyin başı Siyaset. Hani eskiler derler ya “”Her İşin Başı Sağlık” diye aslında onun, yani sağlığın başı da siyaset.

İşe mi gireceksin, memuriyette mi yükseleceksin, müdür mü olacaksın, tapu dairesinde işin mi var, kredi mi alacaksın, ihaleye mi gireceksin, çocuğun mu doğdu, bir yakının mı vefat etti. Daha yüzlerce, binlerce işlem, bunların hepsi siyasetten geçiyor.

Aslında, Siyaset topluma hizmet etmenin bir yoludur. Düşünsenize, siyaseten seçimle göreve gelmiş bir belediye başkanı, beldesine bir yatırım getirdiğinde ve bu yatırımdan binlerce kişi yararlandığında, binlerce kişinin boğazından bir lokma ekmek geçtiğinde, ne kadar büyük sevabı olur. Bir milletvekili toplumun yararına bir yasaya el kaldırdığında herkese bir faydası dokunmuş olur. İşte bu yüzden yıllar boyunca siyaseti çok sevdim ve siyasetle uğraştım. Fakat günümüzde siyaset, topluma hizmet etmeden daha çok bireye hizmete yönelmiş durumda. Kim hükümeti oluşturan partiden ise, kim il başkanının, ilçe başkanının, belediye başkanının ve Milletvekilinin yakını, akrabası ve dostu ise, işe de o giriyor, ihaleyi de o alıyor.

Yaklaşık on yıldan bu yana Belediyelerin işlevleri ve yetki alanları hayli genişledi. Yeni Belediye kanunu ile Belediyelere birçok yetkiler tanındı. Tabi işlevleri artınca, işçi ve memur sayıları da artıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi, kim belediye başkanına yakınsa, belediye meclisinde kimin akrabası ağır basıyorsa, il ve ilçe başkanını en iyi kim tanıyorsa, hele partiye kim üye ise işe o yerleşiyor. Elbette ki haksızlık, fakat sistem böyle işlediği için yapacak bir şey yok. Enteresanlıklar sadece işe alımlarda yaşanmıyor ve bitmiyor. Esas mesele bundan sonra başlıyor. Bir Belediyeye, bir kuruma, il, ilçe veya belediye başkanının torpili, yani siyasetin birey menfaatine işletilmesi neticesinde giren kişi veya partili, üç beş ay sonra başlıyor kaytarmaya. İşyerinde verilen işi yapmamaya. Birisi bir şey dediğinde de, “Ben partiliyim kardeşim, seçimlerde gece gündüz koşturdum, koşturmayanlar çalışsın” demeye başlıyor. İşte filmin koptuğu yer de burası oluyor. Partili olduğu için belediye başkanı bir şey diyemiyor, dese bile il veya ilçe başkanı vatandaşın arkasında dikiliyor, böylece belediyenin veya kurumun işleri yavaşlamaya, yürümemeye başlıyor. İşte siyasetin birey menfaatine çalışmaya başladığı andan itibaren yaşanan sorunlar, problemler. Oysa siyaset bir kenarda dursa da Liyakate göre, yani adama göre iş değil de, işe göre adam alınsa, siyaset devreye girip hiç torpil, kayırmacılık yapmasa işlerin düzgün gitme oranı çok daha yukarı seviyelere çıkacaktır. Çok güzel işler yapmalarına, beldelerine güzel yatırımlar getirmelerine rağmen, birçok belediye başkanı ikinci seçimlerde sırf bu adam kayırmacılık, torpille işe adam yerleştirme yani siyaset yüzünden seçim kaybetmişlerdir. Torpilli adamların doldurulduğu işyerlerinde otoriteyi kurmak da imkânsız hale geldiğinden, işin başındaki kişiler de bir süre sonra toplumun gözünde başarısız olarak algılanmakta ve katıldıkları ikinci seçimde kaybetmektedirler.

Siyasetin toplum yararına kullanılması, bireye hizmetten, torpilden, kayırmacılıktan uzaklaşılması dileklerimle.

Hoşça Kalın, Dostça Kalın.

Not: Bu yazdıklarım parti ayrımı gözetilmeksizin, çok partili siyasi hayata geçtiğimiz 1946 yılından günümüze kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. 

Bu yazı toplam 2400 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum