Türkiye’de 17 Nisan ile birlikte yeniden bir düzen kurulmak için, iktidar partisi kolları erken sıvadı. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonuçları kesinleşince kurucusu olduğu Ak Partiye üyeliğini yaptırdı. Önümüzdeki hafta yani 21 Mayıs 2017 Pazar günü de Ak Partinin olağanüstü Genel Kurulu ile Sayın Cumhurbaşkanı Ak Partiye Genel Başkan olacak. Türkiye Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine de resmen geçmiş olacak.

21 Mayıs tarihinden sonra ülkemizi neler bekliyor diye düşündüğümüzde, ülkemizi çok şeylerin beklediğini hep birlikte göreceğiz. 15 Temmuz sürecinden sonra başlayan tartışmalar, referandum dolayısıyla hep sümen altı edildi. Bu tartışmaların ana konusu, siyasetin içinde FETÖ Terör örgütü mensubu var mı? Yok mu? Özellikle geçmişteki ilişkilere bakıldığında, iktidar partisi olan Ak Parti bu konuda daha çok tartışılıyor. Öyle ya, odacısından, profesörüne, işadamından Genel Müdürüne kadar her yere sızan FETÖ terör örgütünün siyasetin içine sızmaması mümkün mü? Fakat Ak Parti referandum dolayısıyla, kendi içinde olan Fetö’cüleri temizlemeyi biraz erteledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ak Partiye Genel Başkan olmasıyla birlikte, Türkiye’de FETÖ temizlikleri dâhil birçok şeyin hızlanacağına hep birlikte şahitlik edeceğiz. Ak Partinin kendi içerisindeki FETÖ’cüleri temizlemesinin bir tek yolunun seçimden geçtiğini herkes biliyor ve konuşuyor. 21 Mayıs Genel Kurulundan sonra, Cumhurbaşkanının hızlandıracağı işlerin başında herhalde Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim kanununu değiştirmek olacaktır. Bu kanunun değişmesi ile birlikte Ak Parti buyurun erken seçime diyecektir. Bunun nedenlerinden biri, yukarıda da belirttiğim gibi, kendi içerisinde de baskı unsuru olan FETÖ’cüleri temizlemektir. İkinci neden ise, referandumdan sonra CHP içerisinde başlayan çatırtılardır. CHP’de olağan kurultayı yapmak üzere düğmeye basmış bulunmaktadır. CHP’nin bu durumundan faydalanmak isteyen Ak Parti, Kasım ayı gibi bir erken seçim diyebilir. Yine MHP’nin malum durumundan dolayı da bu karar alınabilir. MHP içerisindeki muhalif kanat ile MHP Genel merkezi iyice birbirlerinden kopmuştur. Referandumda da MHP tabanının %85’inin Hayır cephesinde yer alması, MHP’de suların durulmayacağının işaretleridir. Yine ilçe kongrelerine başlayan MHP’de, muhalif kanada yakın isimlerin kongreleri kazanmalarının ardından Genel Merkezin bunları görevlerinden almaları, parti teşkilatlarını kapatmaları ayrışmayı daha da derinleştirmektedir. Yakın bir zamanda MHP’den toplu şekilde istifalar başlarsa kimse şaşırmasın. Fakat burada halen MHP’deki muhalif grubun ne yapacağının belli olmamasıdır. MHP’de siyaset yapma şanslarının kalmadığını bildikleri halde, halen 20 Hazirandaki mahkeme kararını beklemeleri, bence beyhude bir bekleyiştir. Muhalif isimlerin kendi aralarındaki birlikteliği sağlayamadıkları da gelen bilgiler arasında. Her ne kadar muhalif isimlerin yanında yer alan tabandaki MHP’lilerin bir an önce parti kurulmasını istemeleri de bir işe yaramıyor. İşte MHP muhaliflerinin bu dağınıklığı, partileşememeleri de AK Partiyi erken seçim konusunda zorlayacak bir durumdur.  15 Yıldan beri karşısındaki muhalefetin acizliğinden dolayı her seçimi kazanan Ak Parti, yine muhalefetin dağınıklığından istifade ederek erken seçim diyecektir. Sayın Cumhurbaşkanı da yeni hükümet sistemine bir an önce geçmek ve yönetimde ipleri eline almak için acele edecektir. Çünkü Türkiye’nin başında bin bir türlü bela vardır.