EBREHE’NİN ORDUSUNU DAĞITAN EBABİL KUŞU OSMANELİ'YE KONDU

EBREHE’NİN ORDUSUNU DAĞITAN EBABİL KUŞU OSMANELİ'YE KONDU

Osmaneli Haceloğlu mahallesinde ikamet eden Nilay Titiz evinin balkonuna konan ve yaralı olduğunu sandığı kuşu, Osmaneli Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü...

A+A-

Osmaneli Haceloğlu mahallesinde ikamet eden Nilay Titiz evinin balkonuna konan ve yaralı olduğunu sandığı kuşu, Osmaneli Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Veteriner Abdullah Tetik’e getirdi. Abdullah Tetik kuşu gördüğünde bunun bir Ebabil kuşu olduğunu söyleyerek, kuşu kontrol etti.

ebabil-kusu-(3).jpg

Herhangi bir yarası bulunmayan Ebabil kuşunun özelliklerini gazetemize anlatan Veteriner Abdullah Tetik; “Kanatları daha uzun ve kavisli bir tür olan ebabil, gece gündüz havada kalıyor ve uçarken uyuyor. Geceleri gören bir tür olan ebabil kuşu, yalnızca üreme dönemlerinde yere inip, kayalıklardaki ve yüksek binaların çatılarında yaşıyor. Sürüler halinde, tiz çığlıklar atarak uçan ebabil kuşları ayaklarının üstünde diğer kuşlar gibi dik bir şekilde duramıyor.  

ebabil-kusu-(2).jpg

Yürüme özelliği çok gelişmiş değildir. Balkonunda Ebabil kuşunu bizlere getiren Nilay Kardeşimize duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. Kuşun herhangi bir sağlık sorunu gözükmüyor. Bu kuşu yüksek bir binanın üzerinden salmamız gerekiyor ki yere inerse havalanamıyor” dedi. 
Ebabil Kuşlarının hikâyesi
Habeşistan Krallığı'nın Yemen valisi olan Ebrehe, milâdî 570 yıllarında San'a şehrinde, 'Kulleys' adı verilen muhteşem bir kilise yaptırmıştı. Maksadı, Kâbe ziyaretine rağbet gösteren Arapların ziyaretlerini oraya çevirmekti. Bu duruma tepki gösteren bir adam da, gecenin birinde Kulleys'e girip içine pislemişti. Bu hakarete çok öfkelenen ve koyu bir hıristiyan olan Ebrehe, gidip Kâbe'yi yıkmaya karar verdi.
Topladığı onbinlerce asker (altmış bin olduğu söylenir), Mahmud adlı büyük bir fil ve daha başka fillerle Mekke'ye doğru yola çıktı. Önüne çıkan bazı kuvvetleri de mağlup ederek ilerledi. Taif şehrine gelince askerlerin bir kısmını Mekke'ye gönderdi. Onlar da Peygamber s.a.v.'in dedesi ve Kureyş'in reisi Abdülmuttalib'in ikiyüzü aşkın devesiyle ahalinin hayvanlarını sürüp götürdüler. Bu olayın peşinden Abdülmuttalib, gidip Ebrehe'yle görüştü, develerinin geri verilmesini istedi.
Ebrehe dedi ki:
- Benden develerin istiyorsun da, Kâbe'den hiç söz etmiyorsun. Halbuki ben onu yıkmaya geldim.
- Ben develerin sahibiyim. Kâbenin de onu koruyacak sahibi vardır!
Bu görüşme sonunda develer geri verildi. Mekke halkı bu güçlü orduyla savaşamayacağı için, anlaşma gereği dağlara çekilip neticeyi beklemeye başladı. Ebrehe ordusu büyük fili önden sürerek Mekke sınırına dayandı. Kâbe'yi halatla bağlayıp fillerle çekerek yıkmak istiyorlardı.
Bu sırada Ebrehe'nin yol kılavuzlarından Nüfeyl b. Habib, koca filin kulağından tutarak şöyle bir şey söyledi, sonra da koşarak dağa çıktı:
- Ey Mahmud çök! Sakın ileri gitme, sağ salim geriye dön!
Mekke'ye girişte büyük fil direndi, zorlanınca yere yattı. Onu bir türlü Kâbe cihetine yürütemediler. O anda sürü halinde ebabil kuşları ortaya çıktı. Her birinin ağzında ve ayaklarında nohut gibi birer taş vardı. Bu taşları ordu üzerine mermi gibi boşalttılar. Kime rastlarsa delip geçiyordu. Askerlerin çoğu öldü; 'Fil Ordusu' dağılarak Yemen'e döndü. Ebrehe de dönüşte öldü. Kâbe ise olduğu gibi kaldı. Kur'an'da Fil Suresi bu olayı anlatır.

Bu haber toplam 5383 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum