MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

BEYPAZARI-GÖYNÜK-TARAKLI GEZİLERİNE BEN DE KATILDIM (1)

A+A-

Osmaneli Belediyesi, Osmaneli Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Bilecik İŞKUR İl Müdürlüğü, KOSGEB ve İstanbul Ticaret Üniversitesinin birlikte yürüttükleri “Mutlu İnsan, Mutlu Esnaf, Mutlu Turist” projesi kapsamında esnaflara yönelik olarak düzenledikleri iki günlük Beypazarı, Göynük ve Taraklı gezisine Osmaneli Haber Gazetesi Yazı İşleri Müdürü olarak bende katıldım. Bu gezinin amacı, Turizme kapı açmaya çalışan Osmaneli’li esnaflarımızın, ufuklarını açmak, Osmaneli’de de nelerin yapılabileceğini göstermekti. Kısacası eğitim amaçlı bir gezi düzenlendi. Bu geziye Osmaneli’de lokanta, pastane, kafeterya, pansiyon ve otel işletmeciliği yapan esnaflar katıldılar.

Gezinin ilk durağı Ankara’nın Beypazarı ilçesi oldu. Beypazarı ilçesi yaklaşık 20 yıldan buyana yapmış olduğu çalışmalar ile, tarihi evlerini ön plana çıkartarak, Turizmde hem ulusal, hem de uluslar arası bir üne kavuşmuş. Özellikle hafta sonları Beypazarı’na gelen yerli ve yabancı turist sayısının on binlerle ölçüldüğü söyleniyor. İlçeye gelen turistler, ilçe ekonomisine müthiş derecede katkı sağlıyorlar. Yine Bolu’nun Göynük ilçesi ve Sakarya’nın Taraklı ilçesi de aynı şekilde kalkınmalarını sağlamaktalar.

Peki, gittiğiniz yerlerde neler gördünüz derseniz, anlatmaya çalışayım.

Beypazarı ilçesi Bozkır toprakların ortasında, tarihi bir şehir. Geçmişten bu yana karoser sanayi ile ünlü, yani kamyonlara ve Tırlara kasa yapılan bir ilçe. Toprakları bozkır, bu topraklarda en çok yetişen ürün ise Havuç. Beypazarı tarihi evlerinin yanı sıra, Türkiye’nin de Havuç deposu olarak ün salmış. Beypazarı tarihi evlerin ve konakların bulunduğu eski Beypazarı olarak adlandırılan yerde bir bütünlük sağlayarak, bütün konakları restore etmişler. Konakların ve tarihi evlerin altlarını dükkân, üst katlarını da konaklama olarak dizayn etmişler. Yetiştirdikleri Havuç’u hem ham olarak satıyorlar, hem de Havuç’tan lokum, reçel, cezerye gibi ürünler üreterek, Beypazarı’na gelenlere satışa sunuyorlar. Yine “Beypazarı Kurusu” diye tereyağlı bir hamur işi yapmışlar ve bunda da marka olmuşlar. Dükkânlarda satılan diğer ürünlerin çoğu Beypazarı’na dışarıdan geliyor. Göynük ve Taraklı’da aynı yolu izleyerek, turistik anlamda müthiş derecede ilerleme kaydetmişler. Turizm bu beldelerde yaşayanların geçim kaynağı olmuş. Elbette ki bu iş dünden bugüne gelmemiş. Sabırla, sebatla bu işi becermişler. Azmetmişler ve marka olmuşlar. Birisi Bozkırın ortasında, birisi ormanların içerisinde, bir diğeri de dere yatağının vadisinde birer ilçe. Tarihi evlerini çok iyi derecede restore etmişler ve korumuşlar, bunları da millete çok iyi reklam ederek satmışlar. Bugün Beypazarı, Göynük, Taraklı, Safranbolu denilince akla ilk gelen tarihi evler oluyor. Günümüzde beton yığınlarının arasında yaşamak zorunda kalan, nefes almakta adeta zorlanan insanlar da ilk buldukları fırsatta, bir iki günlüğüne de olsa bu mekânlara giderek, kafa dinlemeye, tarih görmeye, yöresel bir şeyler tatmaya çalışıyorlar.

Peki, Osmaneli bir Beypazarı, bir Taraklı, Bir Göynük veya bir Safranbolu olabilir mi? Olabilmesi için neler yapması gerekiyor. Bunu da yarın anlatalım. 

Bu yazı toplam 2242 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.