MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

BEN İŞİMİ YAPIYORUM, YA SİZLER???

A+A-

Gazetecilik çok zor bir zenaat.  Yaptığınız her haberde illa ki birileri eleştirecek bir yan bulurlar. Hangi konuda olursa olsun, yaptığınız habere bir kulp bulurlar. İktidarın eksiği olan bir haber yapsanız, iktidar mensupları, muhalefeti eleştirseniz, muhalefet mensupları, kendilerini kendi parti başkan ve yöneticilerini eleştirmek yerine, haberi yapan gazeteceyi eleştirirler. Hatta gazetcinin hiç suçu olmadığı halde, gazeteciyi suçlarlar. Birde bunların yanı sıra, küçük bir ilçede gazetecilik yapıyorsanız yandınız demektir. Çünkü herkes sizi tanır, sizde hemen herkesi tanırsınız. İktidarıyla, muhalefetiyle. Muhakkak bir yerde oturup bir çay içmişliğiniz vardır. Gazetenizde kendileri yönünden olumsuz bir haber çıktığında vay halinize. Hemen başlarlar söylenmeye; “Ya abi buda yazılır mı, bunu niye haber yaptın, şimdi bu haberin ne gereği vardı” diye. Dersin ki; “Kardeşim sen bazı olumsuzluklardan bire bir oturduğumuzda, Milletvekilinden, Kaymakamdan, Belediye Başkanından yakınıyordun.  İşte gazetemizin sayfaları sana açık, gel açıklama yap”  dediğimizde aldığımız cevap; “Sakın beni karıştırma haaaa sen haberi yap, sen gazetecisin” Tamamda arkadaş sende koskoca bir ilçenin bir siyasi partisinin ilçe başkanısın, belediye meclis üyesisin veya il genel meclisi üyesisin. O ilçenin seçmeninden veya partinin delegelerinden aldığın yetki ile bu açıklamaları yapmak, bu eksiklikleri dile getirmek senin görevin değil mi? Dediğimizde, herkes sus pus. 
Bildiğiniz gibi, özellikle yaz aylarında Osmaneli ilçemizde herkesi rahatsız eden bir koku meydana geliyor. Osmaneli ilçemizde yaşayan 15300 vatandaşımızın %80’i bu kokudan rahasız oluyor. Bu konuyla ilgili OSMANELİ HABER GAZETEMİZDE en azından 5 veya 6 kez haber yapmışımdır. Ne oldu? Koku kesildimi? hayır. Buna rağmen bana bu konuda gelen vatandaşlara dedim ki, “Gazeteci olarak ben görevimi yaptım, vatandaş olarak sıra sizde, en azından bu şikâyetinizle ilgili bir imza kampanyası düzenleyin ve kaymakamlığa, Çevre ve Şehircilik il müdürlüğüne, hatta Bilecik Valiliğine veriniz” dedim. Kim imza topladı?  kimler imzaları gerekli yerlere verdi? Sonuç sıfır. En çok şikâyet edenler, en çok susanlar oldu. Osmaneli halkı sustukça, her yaz bu kokuyla yaşamak zorundadırlar, hiç kusura bakmasınlar. Bunun gibi Osmaneli ilçemizde yaşadığım yüzlerce olay var. Herkes şikâyet eder, “gel senin ağzından haber yazalım” dediğimde, herkes kaçar. 
Osmaneli ilçemiz gelişmekte olan, gelişme ve büyüme yönünde adımlar atan bir ilçemiz. Yapılan iyi işlerin yanında, eksik işler, yapılamayan işler yok mu? Elbette ki var. Bizler bunları da zaman zaman dile getirdik getirmeyede devam ediyoruz.  Hani bazı arkadaşlarımız Osmaneli belediyesinin herhangi bir eksikliği konusunda haber yaptığımızda isimlerini gizleyerek; “Bu Haberi Yaparken Başkandan İzin Aldın mı?” diye yorum yapıyorlar ya, işte o arkadaşlara cevabım. 1999 yılından bu yana gazeteciliğin içindeyim. Bugüne kadar yazdığım hiçbir köşe yazımdan dolayı Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin dahil, hiç kimseden izim almadım, Aslanlar gibi de her yazdığım yazının altına adımı ve imzamı koydum. Bundan sonra da adımı hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden yazmaya da, her yazıma imzamı atmaya da devam edeceğim. Çünkü hiç kimsenin şahsiyetiyle, aile yapısıyla, bel altı ve bel üstü olaylarıyla bugüne kadar ilgilenmedim, bugünde ilgilenmiyorum, bundan sonra da ilgilenmeyeceğim. Bugüne kadar hiç kimseye iftira atmadım, bugünde atmıyorum, yarında atmayacağım. Haber ve köşe yazılarımdan dolayı bana hakaret edenlerle, fiziki olarak değil, kanun önünde hesaplaşmayı yeğleyeceğim. Klavye başına geçip, Er’ol’madan “Cengiz Han” olmaya özenenlerden olmayacağım. 
Dedim ya Sevgili Dostlar, Gazetecilik zor Zenaat. Bütün zorluklarına rağmen de çok keyifli ve çok kutsal bir zenaat. Çünkü gazeteci kamu adına görev yapar. Kamunun çıkar ve menfaatleri doğrultusunda hareket eder. İktidar partisi mensubuymuş, muhalefet partisinin başkan veya üyesiymiş, ona bakmaz. Kamunun yararına yapılan her iyiliği ve güzelliği manşetten vermesi ne kadar doğal ise, kamunun zararına olacakları da manşetten vermesi de o kadar doğaldır. Bunda yadırganacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Fakat birçok küçük il ve ilçede olduğu gibi, bizim Osmaneli ilçemizde de gazete ve gazetecilik bazılarınca hala benimsenememiştir. Özelikle siyaset kanadı, ister iktidar, ister muhalefet, herkes kendi haberinin manşetten verilmesini ister. Vermediniz mi yandınız demektir. Hele ki cesaret edip hiçbir seçime girememiş, fakat hasbelkader makam ve koltuk sahibi olanlar, biz gazetecileri hiç sevmezler. Çünkü bizler onlara göre değilizdir. Bu lokal olarak değil, genel olarak da böyledir. Çünkü onlar, elde ettikleri makam ve koltukları bedavadan buldukları için, herkesin kendilerine diz çökmesini ve biat etmesini isterler.  Yetkiyi de elde ettiklerinde herşeyin sahibi olduklarını zannederler. Ama öyle bir dünya olmadığını, o makamlardan gittiklerinde, o yumuşak koluklarından düştüklerinde anlarlar ki, iş işten geçmiştir. Geçmişte dost olduklarını kaybetmişler, koltuk sahibi iken dost görünenlerinde terk etmesiyle bir başlarına kalmış olurlar. 
Bizler dün ne isek, bugün de oyuz. Bizler dün yola çıktığımız dostlarımızı yarı yolda bırakıp, yarı yolda bulduklarımızı dost edinmedik. Bizler gazetecilik mesleğini severek ve inanarak elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz. İstiyoruz ki, İktidarıyla, muhalefetiyle bizleri eleştirenler de, kendileri eleştirildiklerinde takkelerini önlerine koyup düşünsünler. 
“Ben Nerde Hata Yaptım” diye !
Unutmayınız! Akşam evine gidip başını yastığa koyduğunda, “ÖZELEŞTİRİSİNİ”  yapmayandan ne “SİYASETÇİ” olur,  ne de “İDARECİ” 
Hoşça ve Dostça Kalınız.

 

Bu yazı toplam 4428 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum