MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

BAYBURT’LU HACI!!!

A+A-

Bayburt il olmuş, Hac kuraları çekilecek, kuralar çekilmiş, bakmışlar ki koskoca Bayburt’ta sadece 1 kişiye Hac çıkmış. Hac çıkan bu kişiye Bayburt İzzet-i İkramda kusur etmemiş. Her gün bir Bayburt hanesi bu adamı akşam yemeğine çağırmış. Maksat Hac’ca gittiğinde mübarek topraklarda adamın Hayır Duasını almak. İlk akşam gittiği hanede adama hane halkı “Ne şanslı adamsın koskoca Bayburt’ta Hac bir tek sana çıktı” demişler.

İkinci akşam gittiği hanede “Ya sen ermiş adamsın Hac sana çıktı” demişler.Bizim Bayburt’lu da “Olur mu öyle şey şans işte” diye ağzında gevelemiş. Üçüncü akşam gittiği evde hane halkı, “Ya sen Evliyasın Evliya” deyince,  bizim Bayburt’lu kendini “Acaba, Hakkat mi” gibi sorulara bırakmış. Böylece Hac zamanına kadar adamı pohpohlamışlar, kabartmışlar. Bizim Bayburt’lu da, hani birisine 40 kere deli desen kendini deli sananlar misali, iyiden iyiye kendini Evliya sanmaya veyahut ta kendinden şüphelenmeye başlamış. Bayburt’lu o zamana kadar da bırakın büyük şehre gitmeyi Bayburt dışına bile hiç çıkmamış.

Hac zamanı gitmiş Erzurum Hava alanına, tam kapının önüne gelmiş otomatik kapı kendiliğinden açılıvermiş. Kapının açıldığını gören bizimki “Ya ben hakikaten erdim galiba, kapılar bile önümde açılıyor” diye düşünmeye başlamış. Neyse uçağa Abdestli binelim bari diyerek varmış abdest alınacak yere. Musluğa tam elini uzatmış ki, başlamış sular kendiliğinden akmaya, “La ben Evliya Oldum" herhalde diyerek iyiden iyiye kurmaya başlamış. Neyse varmış Medine’ye, ikindi namazını kılıp Resulullah’ın kabrini ziyaret ederim demiş. Kılmış ikindi namazını, çadır kubbelerin altında uyuya kalmış. Bir uyanmış ki altında uyuduğu kubbe yerinde yok, gökyüzü pırıl pırıl karşısında. Bizimki uyurken görevliler çadır kubbeyi kaldırmışlar, fakat bu uyku mahmurluğu ile farkına varamamış. Mahmur gözlerle başlamış kendi kendine söylenmeye. “Ya Rabbi; bu kulun için kapıları açtın, Musluklardan suları akıttın tamam da Gök Kubbeyi bile bu kulun için kaldırdın” diyerek gerim gerim gerilmeye başlamış. O ruh hali ile Peygamberimizin kabrine de gideyim demiş. Kabrin kapısına gelmiş bakmış ki bir izdiham, kapının önü insan yığılı. Şöyle bir durmuş, gerinmiş ve demiş ki; Ya Resulullah bırak onları bah hele huzuruna kim geldi”

Sevgili Okuyucularım.( Ebette ki bu bir hikaye. Bayburt'luları tenzih ederek sözümüzün ikinci kısmına başlayalım.) Şöyle etrafınıza bir bakın bakalım, siyaset yapanların içinde kaç tane bizim Bayburt’lu gibi olana rastlayacaksınız.

Cebinde üç kuruşu olup, etrafındakilerin pohpohlamasıyla siyasete giren, hasbelkader de başkanlık koltuğuna oturduğunda, kendisini siyasi allame sanan nicelerine rastlamak mümkün değil mi? Küçücük bir ilçede bile, herhangi bir partinin ilçe başkanlığına oturmuş siyaset cahilleri, bir bakıyorlar ki protokolün en ön sırasında, kaymakamla, belediye başkanıyla çok rahat görüşebiliyor, bütün resmi dairelerde kapılar kendiliğinden açılıyor, başlıyor bizim Bayburt’lu gibi düşünmeye. “Yahu ben ne adammışım be, Kaymakam bile beni ayakta karşılıyor, Belediye Başkanı saygıda kusur etmiyor, yolda yürürken herkes ceket düğmeliyor, vallaha ben Başbakan olacak adammışım yahu. Vatandaş ta kim oluyor, ben başkan olarak hepsine bedelim” diye düşünmeye başlıyor.

Kendisi olmazsa hiçbir şeyin olmayacağını zannediyor. Kendisinden başka hiç kimsenin düşünemeyeceğini, kendisinden başka hiç kimsenin aklının hiçbir işe ermeyeceğini zannediyor. İşte bu gibi siyasi cahiller yüzünden de milletin başına gelmeyen kalmıyor. Aman bunlara dikkat. Cebine üç kuruş koyup, cehalet sınavından 100 tam puan alanlara gaz da vermeyin,pirim de vermeyin. Sonra dünyanın sadece kendisi için döndüğünü sanmaya başlıyor ki, en tehlikeli oldukları zaman da, işte o zaman. 

Bu yazı toplam 8675 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum