Süleyman Demirel’in Genel Başkanı olduğu Adalet Partisinin bir mitingi. Genel Başkan Süleyman Demirel mitingte her zaman olduğu gibi hararetli bir konuşma yapmakta. Rahmetli Süleyman Demirel halk kitleleri ile iletişim kurmayı en iyi beceren liderlerden biri idi. Mitingte konuşma yaparken, kalabalığın ortasında, elinde CHP bayrağını sallayan bir çocuk görür. Çocuk üzerinde o zaman CHP Genel Başkanı olan (Rahmetli) Bülent Ecevit’in resmi olan Altı Ok’lu bir flama sallamaktadır. (Rahmetli) Süleyman Demirel bu çocuğu kalabalığın içinde fark eder ve yanına getirilmesini söyler. Çocuk elinde 6 Ok’lu CHP bayrağı ile Süleyman Demirel’in yanına getirilir. Rahmetli Demirel çocuğa elindeki 6 ok’lu ve Ecevit resimli bayrağı mitinge katılan kalabalığa doğru sallamasını söyler. Çocuk elindeki CHP bayrağını mitinge katılanlara doğru sallar ve kalabalıktan müthiş bir alkış tufanı kopar. 

Siyaset; topluma hizmet etme sanatıdır. Siyaset, siyaset yapanların toplumla hoşgörü çerçevesinde yaşaması ve toplumun da hoşgörü çerçevesinde yaşatılması sanatıdır. Şu yukarıda yazmış olduğum gerçek kesit, yıllar öncesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinde siyasetin işleyiş şekli idi. Siyasi Parti liderlerinin birbirlerine karşı hoş görüleri, nezaketleri, saygıları. Bugünün siyasetine endekslediğimizde anlatılamayacak derecede daha insani, daha hoşgörülü ve daha medeni idi. Günümüz siyasetinde, yıllar öncesinin siyasi nezaketini ve medeniliğini görmemize imkân yok. Her geçen gün medenileşmekte, asrilikte ve muasırlaşmakta ileri gitmesi gereken Türk Milleti, ne yazık ki, başındaki siyasetçilerin birbirlerine karşı nefret dolu söylemleri karşısında, ikiye, üçe bölünmüş durumdadır. Dün Rahmetli Demirel’in, elinde CHP bayrağı olan çocuğa gösterdiği müsamahayı, bugün siyasi büyükler dediğimiz, kendilerini bu milletin önünde ve yöneticisi olarak gören büyüklerden beklemek ABESle iştigal olur. Dünün siyasi nezaketinden, bugünün siyasi çirkefliğine gelmiş olan Türkiye Siyaseti, bu siyasi çirkeflik yüzünden hergün Türk Milletini ayrıştırmakta ve kutuplaştırmaktadır. Dün, rakip siyasi partisinin bayrağını mitingte sallatan bir siyasi liderden, bugün rakiplerine, “Zürriyetsiz”, “Cibilliyetsiz”, “Ahlaksız”, “Şerefsiz”, “Namussuz”, “Haysiyetsiz”, “Hırsız”, “İllet”, “Zillet”, “Vatan Haini“, Düzenbaz” diyen siyasteçilere ve siyasi liderlere gelmişsek, bunlara oy veren bizlerde hiç mi kabahat ve kusur yoktur. Benim liderim karşı lidere ne söylerse benim kabulümdür, karşı partinin lideri benim parti liderime ne dediyse o namussuzdur anlayışını bu ülkeye ve bu millete aşılayan ve şu anda siyasi partilerin başında bulunan ve tek dertleri millet değil, kendi koltuklarını korumak olan siyasilere ve siyasi parti liderlerine kayıtsız şartsız destek olan bizlerde hiç mi suç yoktur.  Bu konuda yukarıda yazdıklarımı, hiçbir partiyi, hiçbir parti liderini ayırmadan, ayrıştırmadan, kayırmadan yazdım. Türk Milletinin ve Siyasi Partilerin başında böyle basiretsiz, çapsız, ağızları fosseptik çukuruna dönmüş, dünya ve koltuk menfaati için ideallerinden sapmış, peşinde koşan partililerini kendi menfaati için satmış, önce koltuğum, sonra kendi çıkarlarım ve sonra millet diyen liderler olduğu müddetçe ve bu gibi liderlere kayıtsız şartsız destek veren cahiller olduğu müddetçe;

Allah Türk Milletinin sonunu hayırlı eylesin.  

Hoşça ve Dostça Kalınız.