MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

ALÂEDDİN PAŞA

A+A-

Alâeddin Paşa bir gün Orhan Bey’in huzuruna çıkar, der ki:

-Han’ım ben vezirlikten affımı istiyorum…

Orhan Gazi şaşırır:

-Hayırdır Alâeddin Paşam, sana karşı bir kusurumuz mu oldu, seni kırdık mı bilmeden?

Diye sorar. Alâeddin Paşa:

-Hâşâ Han’ım! Sebep sen değilsin.

Diye cevap verince merakı artan Orhan Gazi:

-Anlat bakalım Paşam, o halde olay nedir?

Alâeddin Paşa anlatır:

-Dün divana iki kişi geldi. Biri diğerinden bir tarla almış. Onu sürerken içinde bir testi dolusu para bulmuş. Tarlanın pazarlığında bu para dâhil olmadığından, satana para dolu testiyi geri almasını söylemiş. Satan ise reddederek tarlayı kendisine her şeyi ile sattığını söylemiş. Bulunan bu parayı ne satan kabul etmiş, ne de alan. Birlikte divan huzuruna çıkarak bu işin hallini rica ettiler. Her ikisinin de “Ben Allah’tan korkarım, testiyi kabul etmem.” diye diretmesi üzerine, ben de testiyi hazineye teslim etmek istedim. Memurlarınız da “Savaşta alınan veya vergilerden başka hazineye böyle şüpheli para karışır mı? Böyle kaynağı belli olmayan bir parayla nasıl cihad edilir?” diyerek parayı almadılar. Ahalisinde Allah korkusu bu dereceye gelmiş, devletin bile definelere karşı hassas davranacak hale geldiği yerde bana ihtiyaç olmadığını anladığım için, köşeme çekilip ömrümü Allah’ıma ibadetle geçireceğim.

Uzlete çekilen Alâeddin Paşa’nın ömrü çabuk sona erer. O, 6-7 sene görev de kalmıştır ama koskoca bir devletin temellerini atmayı başarmıştır. Hem de dünya malına, şana, şöhrete hiç değer vermeden, Allah rızası neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket ederek. Gelecek kuşaklara örnek bir şahsiyet olan Alâeddin Paşa’nın kıymeti yeteri kadar bilinmez, şanı şöhreti yoktur, ama o kuruluşta vardı ve çok önemli müesseselerin kurucusu idi. İsmi gibi “İslam Dini üzere” yaşamış, makam mevki mal hırsına kapılmamış, Allah rızası için çalışmış, İlayı Kelimetullah çalışmalarında başköşedeki yerini almıştır.

       Kıssadan hisse..

       Osmanlıcılık oynayan devlet erkânına duyurulur.

      Tıpkı çöküş dönemindeki şeyhülislamlardan olur olmaz her şeye fetva alan idareciler gibi şimdiki zaman yöneticileri de bazı ilahiyatçılardan rüşvete kılıf buldular.

        Devlet yönetmekte dürüstlük birinci kaide, adalet ikinci kaide olmalıdır.

        Gün gelir uygulamadığınız adalet terazisi sizi de tartar altından kalkamazsınız.

    Devletin başı atadığı bürokrattan, seçtiği vekile kadar düzgün, dürüst, beytül mala el uzatmayacak kadar ahlaklı olan insanları tercih etmelidir. Yoksa Allah korusun her makam ve mevki götürmeye bir kılıf uydurabilecek insanların eline kalırsa devlet çöker gider.

      Helal paranın olmadığı devlet hazinesinden beslenen hiç kimsede helal lokma kazandım diyemez. Devlet ayakta durmak için helal olmayan hazineye tenezzül edemez. Hazineye bir kez helal olmayan yollardan gelir gelirse, oradan beslenen her devlet kademesi ve yöneticisi harama yol açmış olur.

       Boğazından helal lokma geçmeyenlerinde düzgün bir yönetim sergilemesi beklenemez...

       Allah bize de Alaeddin Paşa gibi idarecilerle yönetilmeyi nasip etsin .....

Bu yazı toplam 2454 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.