SERKAN KARYAĞDI

SERKAN KARYAĞDI

METASTAZ

A+A-

 

                Bugün kaliteli bir uyku çekemedim. Uyku düzenimin bozulduğu gecelerin sabahı hayata olumlu bakmakta zorlanıyor insan. Hayatımızın merkezine parayı koymuşuz, hiçbir değerden keyif alamayan insanlar olmuşuz. Fakir olmaktan duyulan rahatsızlık, zengin olmamaktan duyulan rahatsızlıktan daha masumdur. İşte eğitim açığıyla geçen son 40 yılın Türkiye’sinde insanların temel sorunu budur. İnsanlar bir takım uygulamalarla “fakir olduğunun farkında” olmaktansa “zengin olmadığından hayıflanmaya” meyletti.

                Peki soralım bakalım, bu 40 yılda kim babasından ya da dedesinden devraldığı işi en iyimser anlamda sürdürebildi? Devraldığı işin üstüne koydu diye sormuyorum bile.Maaşlı memur evladına iyi eğitim sağlamaya çalışmaktan daha fazla ne yapabildi? Onu da sağladı mı kabule göre değişir. Türkiye’de kuşakların (X,Y,Z) durumu ortada. Peki gelelim Tarım sektörünün 40 yıllık geçmişine, dünyada tarım son 40 yılda nasıl şekil aldı fikrim var ancak bilgim eksik. Ya ülkemizde?

                Köy, köylü hayatı, köy kültürü yerini ve anlamını nasıl oldu da “mahalle”, “organik yaşam” ve “kırsal”a bıraktı? Kırsalda üretici miras sebebiyle bölünmüş küçücük arazilerde iş yapmaya uğraşıyor. Genç nüfusta üreticiliği devam ettirmeye niyetli kişi tükeniyor. “asgari ücretle çalışmayı, üreticiliğe tercih etmek” Türkiye tarımında sonun başlangıcı farkına varmalıyız. Şüphesiz sürdürülebilirliği imkansız ancak büyükşehirlerde de insanlar, köy hayatı, kendi yetiştirildiği sebze meyveleri, fabrikasyon olmayan et, süt ve yumurtayı tüketmeye meraklı. Dalından sebze meyve, organik pazarlar, ev bahçesi ya da saksılarda yetiştirilmeye uğraşılan sebzeler bu akım sayesinde ortaya çıkan sektörcükler.

                Bu sağlıksız ve tıkanma noktasına gelmiş durum artık başka yerlere sıçradı. Aşırı borçlanma, yüksek maliyetler düşük fiyatlar, pazarlanan ürünlerin parasının alınamaması, boyları aşan yaşam tarzı üreticiyi öldürücü bir hastalık gibi sardı son safhasını yaşıyor. Daha da kötüsü bu sebeple “1’e 5 koyup satan” olarak anılan zirai ilaç bayilerinin “5’e 1 koyan, onu da tahsil edemediği için elindeki 5’ten de olan”a dönüşmesi, üreticideki hastalığın bayilere sıçradığını ispat ediyor. Bu metastazın yeni adresi tedarikçi firmalar. Dostlarım para yoksunluğundan bu sıkıntıların yaşanmasını inanın birlikte olup aşarız. Ancak aşamayız, neden? Çünkü artık ahlak yoksunluğu, edepli ahlaklı insanlara hızla sıçramaya başladı. “Büyük Metastaz” budur.

                Vadeli alışveriş ticaretin “Akciğer Kanseri”dir. Ödeme niyeti olmayan insana mal vermek ahmaklıksa, ödeme gücü olmayan insana mal vermek zalimliktir. Öyle bir zalimlik ki, hem vadeli mal aldığın tedarikçiye, hem vadeli mal sattığın adama hem de kendine zulmediyorsun. Günümüzde üreticilik peşin alışveriş yapılırsa para kazandırır. Aksi halde kanser akciğerlerden yakın diğer organlara sıçrar ve en kısa zamanda sizi bitirir. Bu saatten sonra, yaptığı iş ne olursa olsun “Para kazanamıyoruz, Tahsilat yapamıyoruz, bu iş yapılmaz, bu gidişle batacağız” deyip aynı yolda devam eden arkadaşlara tavsiyem kendinizi kandırmayın, uygun yönteme geçin.

Bu yazı toplam 2455 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.