MEHMET ERDEM

MEHMET ERDEM

DEMEK Kİ; BOŞUNA CUMHURBAŞKANI OLUNMUYOR

A+A-

 

Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün bir kısım medya patronu ve yöneticisine iftar yemeği verdi. İftar yemeğinde yaptığı konuşmada çok önemli şeyler söyledi. Gazete Patron ve Yöneticilerine yaptığı konuşmadan bütün gazeteciler ve medya sorumluları bir şeyler kapmalıdırlar.

Cumhurbaşkanı'nın bir kısım medya patronu ve bir kısım medya yöneticisine verdiği iftarda söylediği şu sözlerin altına imza atıyor ve gazeteciliği yaptığım süre boyunca benimsemekten zinhar vazgeçmeyeceğime söz veriyorum:

Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan konuşmasında

"Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması, bu mesleğin olmazsa olmazıdır. Zira tahrif edilen hakikat, hakikat olmaktan çıkar. Yanlı, tek taraflı, hatta kasıtlı bir haber, gerçek anlamda bir haber değildir."dedi. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Basın hayatının farklı alanlarında yer alan bireyler olarak kritik görevler üstleniyorsunuz. Bu çalışmaların tarafsız, hakkaniyete mesleğin temel ilkelerine riayet edilerek yürütülmesi çok ama çok önemli” dedi. Cumhurbaşkanının bir kısım medya patronu ve yöneticisine verdiği iftardaki konuşmasının bir gazeteci olarak bence en önemli ve can alıcı noktası ise, “Sizler Gerek Hükümetim Gerek Şahsım İle Ne Konuşuyorsam aynı Konuşmak Zorunda Değilsiniz” dedi.

Şu çok iyi bilinmelidir ki Gazeteci “Gündem” belirlemez. Gündemi özellikle siyasiler belirler. Gazeteci ise belirlenen gündemi kamuoyuna duyurmakla görevlidir. Özellikle ülkemizde gündemi daima siyasetçiler belirler. Çünkü kamuoyunun her daim gözü önünde olan siyasetçilerin yapmış olduğu her iyi iş de, kötü iş de gazeteci için malzemedir. Nasıl ki, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın geçmişte Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanına söyledikleri, “One Minute” olayı haftalarca aylarca gündem olmuş ise, CHP Milletvekili Kamer Genç’in çiçek sulaması da aylarca gündem olmuştu. Bu gündemleri meydana getirenler siyasilerse, kamuoyuna duyurma vazifesi de Basınındır, Gazetecinindir.

Eğer gazeteci yapılan iyi bir işi yazmıyorsa veyahut ta bir tarafa meyil ederek daima meyil ettiği tarafın hep iyiliklerini yazıyorsa, altında başka şeyler aramak gerekir.

 Özellikle bizim gibi yerel basında çalışanların, yerel gazete çıkartanların işi daima zordur. Çünkü gazetenin çıktığı il veya ilçe nüfusu az olduğundan herkes herkesle tanışır. Herkes herkesi bilir. Geçmişte gazeteci ile siyasetçi, gazeteci ile Bürokrat, gazeteci ile İş adamı muhakkak bir yerde karşılaşmış, bir çay içmiştir, bir yemek yemiştir veyahut ta yarım saatlik bir muhabbet yapmıştır. İşte bu yenilen yemeğin, içilen çayın, edilen sohbetin hatırına, siyasetçi, bürokrat veya iş adamı kendisinin yaptığı bir yanlışın, hatanın veya kötü işin yazılmasını hiç istemez. Daima güzelliklerinin yazılmasını ister. Fakat kamuoyu önünde cereyan eden yanlış bir işin, hatalı bir uygulamanın, kötü bir davranışın da yazılması gerekir ki, başkalarına örnek oldun. Başkaları bu hatalı davranıştan, yanlış yapılan işten ders alsın. Maalesef bu iş böyle olmuyor. Bir siyasetçinin, bir bürokratın, bir iş adamının yaptığı iyi işleri yazarken gazeteci çok iyidir. Günlerce, haftalarca yapılan iyi işleri yazar, çizer. Fakat bir gün gelir siyasetçi, bürokrat veya iş adamı tarafından kamuoyunun duyması, bilmesi gereken bir hareket hâsıl olur, gazeteci bunu da yazar, yazmak zorundadır, mecburidir. Çünkü Gazeteci kamu adına hareket eder, görevini yapar. İşte kıyamette orada kopar. Vay efendim sen bunu nasıl yazarsın, bu fotoğrafı nasıl çekersin. Dün yazdığın bütün iyi işlerin hepsi bir dakikada o siyasetçinin, o bürokratın veya iş adamının gözünde yok olur gider.

Ne yapalım bizlerde bu mesleği seçmişiz. Vatana, Millete, bulunduğumuz il ve ilçelere yazdıklarımızla, çizdiklerimizle hizmet etmeye çalışıyoruz. Şunu da belirtmek istiyorum ki, yazdıklarımız-çizdiklerimizle kimseye yaranmanın da derdinde değiliz. Bildiğimiz doğruları da, gördüğümüz yanlışları da bugüne kadar yazdık, bundan sonra da yazmaya devam edeceğiz. Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı bile, “Benimle aynı düşünmek ve konuşmak zorunda değilsiniz” diyor. Sayın Cumhurbaşkanının dediklerini bir de aşağıdakiler anlayıp idrak edebilse. Demek ki boşuna Başbakan, boşuna Cumhurbaşkanı olunmuyor.

Hoşça Kalın, Dostça Kalın. 

Bu yazı toplam 2264 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.